Schopenhauer Edebiyat Dersleri’nde hem eski bilinen, hem de daha önce hiç duyulmamış aforizma ve düşüncelerine yer vermiş. En çarpıcı kısımları ise kendi döneminin yazar ve eleştirmenlerine, dili yozlaştırmalarından ötürü yaptığı acımasız eleştiriler.
Schopenhauer'in edebiyat ile ilgili düşünceleri halen hararetle tartışılıyor.
Kant ve Platon'un etkisi altında kalmış olan Schopenhauer, Alman felsefeciler içerisinde dünyanın irrasyonel bir iradeye dayandığını dile getiren ilk kişidir.
Onun edebiyat ve felsefeye olan bakış açısını en iyi şu sözleri özetler: "Yürüyüş için baston neyse kalemin ucu için de düşünce odur. Fakat en rahat yürüyüş bastonsuz olandır ve en mükemmel düşünce şekli de kalemsiz olandır."
Schopenhauer, edebiyata hiçbir felsefecinin olmadığı derecede yakın olmuştur. Edebiyat Dersleri’nde birçok esaslı noktaya acımasızca, sansürsüz dokunmuştur. Bu dokunuşların günümüzde halen geçerli olması, okumayı daha keyifli hale getirmektedir. Bu nedenle günümüz yazarlarının, edebiyatçılarının kendi yollarında ilerlemelerine rağmen zaman zaman durup bu adamın yıllar önce yazdıklarına kulak vermeleri gerekir. Bize yılların ve satırların arasından parmak sallarcasına seslenen bu felsefecinin tespitleri ve bakış açısı, kendi dönemindeki insanların ihtiyaç ve fikirlerinin günümüz insanından farklı olmasına rağmen, halen geçerlidir.
Alman filozof. Felsefe tarihinde irrasyonalist ve karamsar olarak bilinir. En ünlü yapıtı henüz 30 yaşına varmadan yayınladığı İstenç ve Tasarım Olarak Dünya'dır. Schopenhauer, görünen dünyanın ardında yatan esas gerçekliğin İstenç (irade) olduğunu ileri sürdü. Schopenhauer'e göre bu istenç akılsız, bilinçsiz bir öze sahipti ve kendisini fenomenler dünyasında gösteriyordu. Bütün görünenlerin kaynağıydı. İnsan bedeni de onun eseriydi. Aklın denetimde olmayan bu istenç, insanları parmağında oynatıyor ve geçici tatminlerle veya ulaşılamayan hayallerle, insanı hiçbir zaman dışına çıkamayacağı bir bıkkınlık ve acı döngüsüne sokuyordu. Ona göre; anlamsız, boş, acı-dolu, kötü bu hayattan kaçınmanın tek yolu vardı; o da is-tencimizi öldürmek. Bu onu hinduizm, budizm gibi dünyevi bir yaşamdan el çekmeyi ve bir keşiş gibi yaşamayı, başkalarına yardım etmeyi, mutluluğumuzu olabildiğince arttırmayı değil, acılarımızı olabildiğince azaltmayı öneren bir yaşam şeklini önermeye yöneltti. Felsefesi, aklın (rasyonalizm) temele oturtulduğu felsefe tarihinde yeni bir bakış açısı anlamına geliyordu ve psikoloji, psikanaliz, müzik, edebiyat gibi entelektüel ve sanatsal alanlarda büyük etki gösterdi.