Ruhu yükseldikçe sözü yükselen insan elbette göğe bakacaktı. Hiçbir sanat yoktu ki gücünü aşkın bir makamdan almasın. Bataklığın diliyle semanın dili bir olur mu! Sivrisinek vızıltısıyla bülbül şakıması… Bal için çiçek lazım, meyve için güneş. Allah kelimeleri öğretti Hz. Âdem’e. Kelimeleri olmayan insan nasıl okuyacaktı evreni? Din okumayı emretmişse yazmayı da emretmiştir. Okunabilmesi için yazılması gerekiyor çünkü.
Münacaat ve naatla başlayan bir divan semavî referansını daha ilk dudak kıpırtılarıyla itiraf etmiştir. Sözü sahibine irca eden bu kutlu ziraatın ebedî ürünler vermesi kadar doğal ne var. Sadece Yunus’a ve Mevlana’ya değil, Dante ve Shakespeare’e de solmaz eserler verdiren sır gaybın kapısını çalmış olmalarıdır. Öyle bir kapıdır ki o, kimseyi eli boş göndermiyor.
Büyük sanatçılar yalnız büyük emeklerle oluşturmadılar eserlerini. Çalışırken emeklerinin boşa çıkmaması için dua da ettiler. Fuzulî, divanının mukaddimesinde Allah’a yakardı mahcup olmamak için, Gogol “Ölü Canlar”ı gece gündüz yaptığı dualarla diriltti. Michelangelo’nun heykellerinin çamurunda bile dua gözyaşları var.
Bu sayımızın dosyasında işte bu iki alan yan yana getiriliyor: Edebiyat ve din. Bu bağlamda yazılarını Karabatak okurlarına sunan Ahmet Sarı, Enes Günaslan, Kenan Mermer, Ali Sürmelioğlu, Şafak Çelik, Bünyamin Demirci, Naime Erkovan ve Ali Büyükçapar konuyu farklı açılardan ele aldılar.
Karabatak, röportaj için yine ülke sınırlarını aştı ve bu kez Filistin’e uzandı. Filistin’in ünlü şair ve romancılarından İbrahim Nasrallah, “Yaratıcı Eser, Yüz Derenin Birleşip Bir Göl Oluşturmasıdır” diyerek kendi yazma serüvenini Sare Öztürk’ün soruları ışığında anlattı siz değerli okurlarımıza.
Deneme sayfalarımızda Hüseyin Su, bir efsanenin kapısını aralayarak “Edebiyat” dergisinin manifestosunu mürekkebiyle buluşturdu. Ali Ömer Akbulut geçtiğimiz sayıda başlattığı “Kitapla Kendini Okumak” yazılarına devam ederken Güzide Ertürk dehşetli bir deniz fenerinin hikâyesini cömertçe paylaştı bizlerle. Emine Batar’ın “Kayıtlar”ını sürdürmesini bekliyordunuz, evet kaydetmeye devam etti Batar.
Poetika yazılarına her sayıda susadığımız isimler kupalarımızı yine iksirleriyle doldurdular: Hasan Akay, Ali Ömer Akbulut ve Koray Feyiz. Mehmet Sabri Genç büyülü tefrikasına bir halka daha ilave ederken Hüseyin Yorulmaz, Ragıb Paşa’nın biyografisine bir taş daha ekledi. Ahmet Can’ın, D. Mehmet Doğan’ın son kitabı “İki Yol Açıcı: Nureddin Topçu ve Necip Fâzıl”ı değerlendirdiğini de söylemeliyiz.
Öykücülerimiz Necati Mert, Bünyamin Demirci, Emine Batar, F. Büşra Helvacıoğlu, Ela Korgan, Hümeyra Yabar, Murat Dai, Hatice Kübra Koca, Selma Türköz ve Leyla Polat. Şairlerimiz Hüseyin Akın, Hasan Akay, Ayşe Sevim, Meryem Kılıç, Şafak Çelik, Sümeyra Yaman, Yusuf Koşal, Adnan Metin, Kamil Remzi Cin, Emirhan Kömürcü, Fuat Eren, Sevgi Yerlioğlu, Ahmet Can, Berke Camekan, Çayan Özvaran, Koray Feyiz, Ali Seyyah, Mehmet Doruk Kandemir, Sare Öztürk, Yusuf Duruk, Deniz Atay ve Nuriye Erdoğan. Şiir çevirilerinde ise Sare Öztürk, Nihan Albayrak, Mustafa Sarı ve Deniz Atay yer alıyor.
Ve elbette olmazsa olmaz dostlarımız Sedat Gever, Ertan Ayhan Sertöz, Rahşan Tekşen, F. Hande Topbaş, M. S. Topbaş, Songül Koç, Hakan Bilge, Hüseyin Sorgun Karabatak’ı yirmi yedinci kez havalandırıyorlar.