Maslow’un “İhtiyaçlar Piramidi”nin en alt basamağını, yeme, içme, giyinme gibi temel ihtiyaçlar oluşturuyordu. Bulunduğu kademenin gereksinimlerini karşıladıkça bir sonraki basamağa çıkabiliyordu insan. Her adım, onu transandantal zirveye yani yaratıcı kudret olarak kabul ettiği o güçlü ereğe ulaştırmak içindi. Oraya varırsa evrenle bütünleşecek, sonsuz enerjiden yepyeni bir hayat devşirecekti. İşte bu zirveye sanatı da dahil etmişti Maslow. Kendimizi bu piramidin sakini olarak kabul edecek olsak her yıl bir önceki seneden daha aşağıda varlığımızı sürdürdüğümüzü de kabul etmemiz gerekir. Zira insanlık dengesini kaybetti. Yıllarca azimle tırmanılan basamaklar, ayakların altından çekilmeye başladı bir bir. Sanata ulaşmak mı… Heyhat! Bir hayal kimliğinden başka bir şey değil sadece zan dünyamızda geçerli olan. Fakat insana yakışmaz ümidi kesmek. Piramitte bir gedik açıp sanatı temel ihtiyaçlar bölümüne ekleyebilirsek güneş ışıklarını düşürür mü üstümüze, kim bilir! Onu aşkın bir zirve değil, yaşamak için gereken temel enerji olarak hayatımıza katabilsek…
Bu sayının dosya konusunu da bu enerjiyle hazırladı Karabatak ve ona “Edebiyat ve Propaganda” ismini verdi. Mehmet Sabri Genç “Propagandaya Karşı Edebiyat”; Mehmet Ulukütük “Edebiyatın Propagandası ya da Propaganda Edebiyatı”; Şafak Çelik “Dava mı Propaganda mı?”; Bünyamin Demirci “Kandırma Sanatı” ve Aziza Rüya “Jamais Vu” isimli yazılarıyla kelimeyi mercek altına aldılar.
Karabatak yine önemli bir röportaja kapılarını araladı. Heykeltıraşlık, ebruzenlik gibi birçok sanatın derin gölgelerini ruhuna düşüren aziz münevverimiz Bekir Soysal, “Sanat, Millet Kültürünün Gülümseyen, Gülümseten Yüzü” diyerek yolculuğunu bizlere anlattı.
Bu sayının deneme sayfalarında çok önemli iki ismi ağılıyor Karabatak: Hüseyin Su ve Necati Mert. Ve bir müjde veriyor okurlarına: Türk hikayeciliğinin ve düşünce hayatının mümtaz kalemi Hüseyin Su bu sayıdan itibaren Karabatak’ın yazı ailesi içinde yer alacak inşallah. Mehmet Sabri Genç, gizemli romanıyla tefrika bölümünde serüvenini sürdürürken, Hasan Akay, Ali Ömer Akbulut, Muhammed Sarı, Hayrettin Orhanoğlu ve Koray Feyiz poetika yazılarıyla şiir denizlerini yarmaya devam ediyorlar.
Bu sayının şairleri Ayşe Sevim, Hüseyin Akın, Hasan Akay, Dursun Güzel, Nurettin Durman, Şafak Çelik, Sümeyra Yaman, Meryem Kılıç, Yusuf Koşal, Emirhan Kömürcü, Yusuf Duruk, Kamil Remzi Cin, Fuat Eren, Muhammed Sarı, Sevgi Yerlioğlu, Ali Seyyah, Adnan Metin, Berke Camekan, Nihat Hayri Azamat, Cengizhan Orakçı, Sare Öztürk, Mehmet Doruk Kandemir, Şeymanur Cuvoğlu, Bülent Özdemir, Nuriye Erdoğan, Şeyma Ünal ve Tuğba Çelikkaya.
Bu sayının öykücüleri ise Berrin Erdoğan, Emine Batar, Ela Korgan, Merve Büyükçapar, C. Zeynep Kaplantaş, Emre Şahin, Aziza Rüya, Mustafa Uçurum, Leyla Polat ve Selma Türköz. Kitap yazılarında İlknur Demirci, Emine Batar’ın “Düğün Daveti” ve Emirhan Kömürcü, Murat Batmankaya’nın “Şenayi” isimli şiir kitabını değerlendirdi. Çeviri şiir sayfalarında ise Prof. Dr. Mehmet Kanar, Prof. Dr. A. Naci Tokmak, Güzide Ertürk, Sare Öztürk, Nihan Albayrak ve Mustafa Sarı tercümeleri bekliyor okurlarımızı.
Ve elbette her sayı yanımızda yer alan dotlarımız F. Hande Topbaş, H. Hümeyra Şahin, Rahşan Tekeşen, Hüseyin Yorulmaz, Hüseyin Sorgun, Hakan Bilge, Songül Koç, Ertan Ayhan Sertöz, Fatih Korgan ve Sedat Gever’i anmadan geçemeyiz.
Karabatak, sanattan ödün vermeden yirmi beşinci kez havalanıyor.