Kum saatinin kumları birbirine karışalı çok oldu. Kadim bir el, gölgeli bir zamanda çevirmişti onu. Fakat zaman geçtikçe ne kum ne için aktığını ne de insan neyi beklediğini hatırladı. İnsan, akan zamana başka bir isim verdi ve kum, yeni sembollerin doğuşunu göstermek için aktı. Nihayet gün geldi semboller manaların yerini aldı, aynalar gerçeğin, gölgeler güneşin. Öyle ki “Bülbülü Öldürmek”in kahramanı Scout’un ağzından şu sözler döküldü:
“Yaz geliyordu; Jem’le sabırsızlıkla bekliyorduk. En sevdiğimiz mevsim yazdı: Yaz, sinek teliyle çevrili arka verandada portatif yataklarda uyumak veya ağaç evinde uyumaya çalışmaktı; yaz, yiyecek her şeyin güzel olması demekti; yaz, binlerce renge bürünmüş bir doğa demekti; ama hepsinden çok da Dill demekti.”
Sembollerin gün gelip gerçeğin yerini aldığına işaret eden yazarlar arasında Ahmet Haşim de vardır. Haşim, “Leylek, yaz mevsimin kuşu değil, bizzat yazdır,” demekle kalmaz, “Muhakkak leylek, ressam ve şairi birtakım girift ve mevzun tahayyülâta davet etmek üzere yaratılmış bir kuştur,” diyerek ona bir ilham görevi de yükler. Biz bir adım daha ileri giderek görevin bir karabatak tarafından teslim alındığını söyleyebiliriz bu yaz. Haşim, ressam ve şairleri sanatlarına çağıran bir büyücü kuştan söz ediyor. Doğrusu leylekten bu görevi teslim alırken yalnızca ressam ve şairleri değil, hikâyeci ve deneme yazarlarını da kervanına kattığını görüyoruz Karabatak’ın.
Zengin kadrosuyla Karabatak, okurunu yaz sayısıyla karşılıyor. İlham verdiği şairler: Ayşe Sevim, Yahya Kurtkaya, Dursun Güzel, Çayan Özvaran, Meryem Kılıç, Emirhan Kömürcü, Yusuf Duruk, Koray Feyiz, Kamil Remzi Cin, Şafak Çelik, Sümeyra Yaman, Metin Erol, F. Nuriye Torun, Fuat Eren, Berkay Öztürk, Hayrünnisa Çetin ve Vefa Lök. Poetika yazarları: Hasan Akay, Yahya Kurkaya; deneme yazarları: Mehmet Sabri Genç ve Sümeyra Yaman. Öykücüleri: Bahar Paşalı, F. Büşra Helvacıoğlu, Hüseyin Akın, Hasibe Çerko, Ayşe Uçkan, Ela Korgan, M. Sabri Gümüş ve Yasemin Yıldız.
Bu sayının röportajını genç öykücülerimizden Güzide Ertürk, çağdaş fantastik edebiyat denince akla gelen ilk isimlerden biri olan Ursula K. Le Guin’la yaptı. “Hayal gücü hayatımı dengede tutuyor. O olmadan gerçeği nasıl kavrayabilirim?” diyen Le Guin edebiyat serüvenini Karabatak okurları için anlatıyor.
Karabatak dosyasını romanların gölge kahramanlarına ayırdı. Ana karakterin tek kişilik evreninin silik öğeleri olan bu kahramanlar, bir kez de olsa başkahraman mevkisine yükseltiliyor. Naime Erkovan, “Yerin Dibinden Gelen Makas Şıkırtıları”; Fatih Taşçı, “Deniz Örtüsü”; Güzide Ertürk, “Bir Kedi Sırıtıyor”; Bünyamin Demirci, “Cosimo’yu Ağaca Kim Çıkardı”; Şafak Çelik, “Çolak Salih Süpermene Karşı” ve Tuna Lütfü Yukay “İnan Bana Bu Sefer Dorian Masum” başlıklı yazılarıyla gölgede kalmış kahramanları güneşe doğru çeviriyorlar.
Karabatak’ın ilham verdiği diğer kalemlere gelince: Gezi yazılarıyla Rahşan Tekşen ve F. Hande Topbaş; Edebiyat ve Şehir bölümü yazısıyla H. Hümeyra Şahin; kitap tanıtım yazısıyla Muhsin Mete; efsanevi John Lennon’ı ele aldığı müzik yazısıyla Oya İşeri Gever; tiyatro yazısıyla Hüseyin Sorgun; Ortadoğu sinemasını irdelediği sinema yazısıyla Hakan Bilge; çizimleriyle Ertan Ayhan Sertöz; fotoğraflarıyla Kemal Kaya ve Ali Fuat Altın; fotomanipülasyonu ve elbette ki eşsiz tasarımıyla Sedat Gever.
Leylekten ilham görevini teslim alan Karabatak, dokuzuncu kez havalanıyor.